Filipinler’de leziz yemekler, cazip alış veriş imkanları, plajlar ve uygun fiyatlarla kendinizden geçmişken, bir gece, ansızın sarhoş bir karidesle tanışıp hayata bakış açınızı tamamen değiştirebilirsiniz! Nasıl mı?
Filipinler’de sarhoş karideslerle tanışmam
Sene 2010. Mayıs ayı. Cihangir’de yaşadığım evde kiraladığım odalardan birine, Avrupa turuna çıkan ve doğum gününde kendine İstanbul’u hediye eden, Filipin asıllı Amerikalı, dünya tatlısı bir kız geldi. Adı G. Gerçekten ‘G’ (Türkçe okunuşu ‘ci’). Neşeli, şık, kibar, eğlenceli, düşünceli. Acayip iyi anlaştık. Bir hafta sonunda, ailesinin yanında bir süre yaşamak üzere Filipinler’e giderken, bağlantıda kalalım dedik, öpüştük, ayrıldık.
Aynı yıl, Kasım ayında uzun bir bayram tatili var. Yazın yaptığım işlerden elimde biraz para kalmış. Para elimde durmaz. Hemen bir seyahate yatırım yapmam lazım. Çok kötü fena Tayland’a gitmek istiyorum. G’yi aradım: ‘Tayland’da buluşur musun benimle?’ diye sordum. ‘Ne Tayland’ı? Filipinler’e gel! Hem daha ucuz, hem seni gezdiririm her yerde!’ dedi. Tamam. O zaman Filipinler!
İlk lokmada aşık olduğum ‘Sarhoş Karides’le (nilasing na hipon), Filipinler’in başkenti Manila’da, 2. günümde tanıştım. Bu yaz sıcağında, vantilatörün önünde oturup, ne yesem diye düşünürken birden aklıma düştü. Size de anlatayım, acımı paylaşın istedim.
Şu noktada buraya kadar okuyan vejetaryen ve vegan arkadaşları uyarıp, onlardan özür dileyip, bundan sonra okuyacakları bölümde ‘bahsi geçen deniz canlılarına zarar gelmemiştir’ demeyeceğimizi hatırlatmak isterim.
Nedir Bu Dampa’lar?
Filipinler’de, ‘Dampa’ adı verilen, dev, taze, deniz ürünü satan pazarlar var. Dampa’larda denizden çıkan herşey, canlı canlı, tezgahlarda satılıyor.
Dampa’ların hemen bitişiğinde de merdivenlerle üst katlara çıkılan, yan yana dizili küçük odalardan oluşan, bizim esnaf lokantaları hissinde restoranlar var. Melamin tabaklar. Naylon masa örtüleri. Çıplak ampüllü aydınlatma. Anladınız.
Dampa’dan aldığın ürünleri senin için pişiriyorlar, tabaklarda servis ediyorlar, yanında içeceğini veriyorlar. Pişirteceğin ürünün ağırlığı kadar para ödüyorsun.
Büyük ihtimalle pazarcı ile restoran ortak ya da aynı işletme. Yani her ikisi de kazanıyor.
G.’nin ailesi beni gezdirirken, akşam yemeği için Dampa’ya geldik. Ben kendimden geçmiş bir şekilde pazarda fotoğraf çekerken G’nin babası pişirteceği ürünleri tezgahtan seçti, lokantacıyla nasıl pişirileceğini konuştu. Yemek odamıza yerleştik. Çok hızlı bir şekilde yemekler sıcak sıcak önümüze geldi. İşte ‘sarhoş karides’le o masada tanıştım. Aşağıda kendisinden daha detaylı bahsedeceğim. Yanındaki diğer yemekler de harikaydı. Ben tattığım lezzetlerin keyfini sürerken G’nin annesi birden ayağa kalktı ve karaoke yapmaya başladı. İşte farklı bir kültürün içinde olmak böyle anlarla unutulmaz oluyor. Kimin aklına gelirdi, bir esnaf lokantasında ailecek akşam yemeği yerken, eline mikrofon alıp bir anda assoliste dönüşebiliyorsun!
Gecenin sonunda faturayı ödemek için ısrar ettim. Hayatımda yediğim en güzel, en doyurucu yemek için ödediğim düşük rakamı hatırlayamıyorum bile. Şok olmuştum. Büyük ihtimalle G’nin babası deniz ürünlerinin parasını Dampa’dan alırken ödedi ve ben sadece pişirme parasını ödedim ama yine de Dampa’daki ürünlerin de çok ucuz olduğunu hatırlıyorum.
Filipinler’deki Dampa maceramın videosunu buradan izleyebilirsiniz.
Bir de Boracay’da Dampa olayına girmiştik. Boracay, Filipinler’in en ünlü, turistik ve en pahalı adası. Bodrum barlar sokağı ile Side plajlarının füzyonu gibi gelmişti bana. Orada biraz görgüsüzce abartıp, 3 kişi, 3 ıstakoz, 4 mavi yengeç, yanında tonla sebze, noodle vb alıp pişirtmiştik. Toplam 100 Dolar’a yakın bir şey ödemiştik. O zaman Dolar x TL paritesi 1.42 gibiydi. Matematiği siz yapın. Üzerine de bir bardak soğuk su için 🙂
Bu yazıda ‘food porn’ geleneklerine sağdık kalmak için, sizi ‘sarhoş karides’ olarak çevrilen ‘nilasing na hipon’ pişirme tarifi ve yemek fantazileriyle başbaşa bırakıyorum.
Tarifi bu siteden buldum.
Sarhoş karides (‘nilasing na hipon) tarifi:
Yarım kilo küçük-mini-mini-minnak, yıkanmış, sadece bıyıkları ayıklanmış karides, tuz, karabiber, sarımsak, Worcestershire sosu, cin ya da bira ve acı biber ile yarım saat marine edilir.
Fazla sos süzüldükten sonra un ve mısır unu ile karıştırılır. Karidesler altın rengi olana kadar kızgın yağda kızartılır.
Sıcak sıcak servis edilir.
Kabukları ayıklanmadan pişirilen ve yiyeni zevkten sarhoş eden, ‘sarhoş karides’ler bence sinemalarda patlamış mısır yerine satılmalı. İnanın taze patlamış mısır kadar çıtır ve hafif bir hissi var. Lezzetini ise sizin hayal gücünüze bırakıyorum 🙂
Hepimize sokakta gezerken, elimizde gazete kağıdından yapılmış huniler içinde sarhoş karidesler ve kalamarlar yiyeceğimiz bir hayat dileklerimle…
Filipinlerle ilgili başka konu başlıklarımız çok yakında LiveLoveThank’de olacak.
Siz de fikrinizi belirtin