Tokyo
Sokaklarda çok ciddi, bir örnek giyimli, seri adımlarla hareket eden, maskeli çalışan insanları hayal edin. Tokyo sokaklarında erkekler de kadınlar da sade ama şık. Göz kontağı yok gibi.
İlk günümüz, önce imparatorluk sarayının bahçesini gezdik. New York’taki Central Park gibi. O kadar büyük değil ama gökdelenlerle eski mimari arasında hoş bir jukstapozisyon yaratıyor.
Sonra balık pazarını gezdik. İstanbul’dakilerden daha büyük. Daha da dehşetli balıklar var sanki.
Oradan Asakusa Kannon Tapınağına gittik. Kimonolu ilk kızlarımızı gördük. Yakınındaki Nakamise Pazar caddesinde geleneksel Japon tasarımlarını ve hazır yemekleri inceledik. Ben çakma kimono/bornozumu oradan aldım. Ağzım kulaklarımda. Hala aşığım ona. Gardırobumda diğer eşyaların arasından göz kırpıyor arada bir. Yüzüm kızarıyor.
Nefes alan sushi; Nefertiti
Neyse akşam otele döndük bir şeklide. Rehberimiz akşam yemeği için bizi otel yakınındaki tren istasyonuna götürdü. Toplu taşıma çok kullanıldığı için garlar, istasyonlar işe yarayacak dükkan ve restoranlarla dolu. Beğendiğiniz yere girin, afiyet olsun dedi, kaçtı. Haklı olarak. Kaç kişiyi yedireceksin? Annemler ve gruptan kopan başka bir kuzu bana katıldı. Sushi yiyelim dedik. Vitrininde sushiye benzer maketler olan ilk restorana girdik. İçeride işten çıktığı belli takım elbiseli bir çok adam vardı. Tek başlarıına masalarda oturuyorlardı. Önlerinde sakeleri, yemekleri, ellerinde telefonları ya da küçük kitapları.
Biz beş kadın girdik içeri. Bariz bir şekilde yabancıyız. Tek bir adam kafasını kaldırıp bize bakmadı bile. Dedik bu sahne İstanbul’da yaşansaydı adamların hepsi, aynı anda olmasa da teker teker masamıza gelir ya da bizi masalarına davet ederdi. Neyse devam ediyoruz. Menü gayet deşifresi zor. Sushi yok. Sadece bir tane sashimi tabağı var. Yani altında pilavı olmayan parça çiğ balık. Pilavı yanında söyleriz dedik. Annemle ikimiz için bir sashimi tabağı söyledik, bir de noodle/erişte çorbası dedik. Annemin arkadaşları da risk almayıp, aynından dedi. Yeni arkadaşımız sadece noodle çorba istedi. Bekliyoruz. Karnımız aç. Keyfimiz yerinde. Tokyo’da bir restoranda yemek ısmarlamışız. Pek bi gururluyuz.
İlk önce noodle çorbası geldi. Oh sıcacık. Leziz. Hemen yumulduk. Küçük bir restoran. Belli ki mutfağı da küçük, hazırlandıkça teker teker geliyor yemekler. Derken bizim önümüze sashimi tabağı geldi. Farklı balıklardan kesilmiş bir kaç parça, hepsinin ortasında ise kafası ve kuyruğu da olan bir balık iskeleti. Ortasında sadece kılçığı ve etrafında o balıktan kesilmiş sashimi parçaları. Ama işin daha dehşetli kısmı balığın kafasının ve kuyruğunun hala oynuyor olması. Balığı canlı canlı sushi etmişler! Hayvan resmen son nefesini verdi önümüzde. Hepimiz şoktayız tabii ki. O kadar şaşpirik oldum ki size göstermek için video çekmek son anda aklıma geldi ve galiba balıkçığın resmen son nefesini kaydetmiş oldum. Ruhuna El Fatiha.
Masada herkes bizim için kurban edilen balığın arkasından üç Kulhu, bir Elham okurken, Yasemin ablaların sashimi tabağını nefes alan balıkla getirmemelerini bir şekilde rica ettim. Sansürlü haliyle sadece kesilmiş etler geldi. Yiyebildiler mi hatırlamıyorum. Yan masalara da geldi aynı tabak. Afiyetle yediler. Galiba Tokyo’da beklenen sushi servisi buydu. Biz de Dakka Bir Gol Bir sushimizi yedik oturduk.
Ertesi gün Ashi gölünde Fuji Dağına saygı duruşunda bulunduktan sonra daha yakından görmek üzere Hakone tepesine teleferikle çıkarken, grup içinde şehir efsanesine dönüşen canlı balık yeme hikayemiz bana eklentileriyle geri geldi. Live Love Thank. Yaşa Sev Şükret çünkü biri olmadan diğerleri olamıyor.
Japonya yazıları devam edecek.
Tokyo’dan bir bukle korku filmi ile şimdilik hoşçakalın! Veganlar, vejeteryanlar, vicdanlı yamyamlar izlemeyin! Özür dilerim.
Tokyo Filmi için Bu Satırın Üzerine Tıklayın Lütfen
Filmi izlemeye kalbim elvermedi ama yazıları ilgiyle okuyorum Petekçim 🙂
İyi yaptın Nazlıcım. O yüzden uyarı koymuştum. Takip ettiğin için sonsuz teşekkürler!
Petek’ciğim ,Aliş bu canlı balık hikayenizi öyle bir anlattı ki, videodaki sahne gözümün önüne gelmiş gibi oldu.Şok..şok…şok…
Çığlıklar eşliğinde..
Hep çok ilginç,çok değişik olaylar..
teşekkürler.