San Jose’ye Ulaşım
Evvet madem Kosta Rika maceramın ekonomik bir yolculuk olmasını istiyorum, San Jose’de nerelerden para tasarruf edebilirim diye düşündüm.
Kanada’da yaşadığım 15 ay boyunca kullandığım Toronto Dominion kredi kartıyla Expedia‘dan seyahat puanları toplamıştım. Bu sayede gidiş dönüş $700 olan Toronto – San Jose biletime sadece $200 (Kanada doları) verdim. Air Canada (AC) ile uçtuğum, Türk Hava Yolları (THY) Miles and Smiles üyesi olduğum, THY ile AC de Star Alliance ortağı oldukları için, bu uçuşumdan da gelecek uçuşlarım için mil toplayabildim.
Expedia websitesi uçak biletimi onlardan aldığım için hotel rezervasyonlarımda da indirim alabileceğimi bildirdi. Bunun üzerine San Jose’deki Selina Hostel’deki üç gecelik konaklamamı da oradan satın aldım. Gecesi $20 (USD) idi. Şu andan itibaren yazacağım dolar ifadelerini hep Amerikan Doları üzerinden varsayabilirsiniz. Bütçemi öyle tutmaya çalışacağım.
Selina Hostel’de beş kişiyle daha paylaşacağım yatakhane türü bir odada bir yatak ayırmış, havaalanından hostele gelmek için de $15’lık shuttle rezervasyonunu email ile yapmıştım.
Toronto’dan beş saat süren bir yolculuktan sonra gece 9’da San Jose’ye indim. Beni havaalanından karşılamaya gelen yaşlı hanımın tuttuğu, adımın yazılı olduğu kartı zor da olsa gördüm ve iki kişiyle daha birlikte bindiğim arabayla 45 dakika sonra Selina Hostel’e vardık.
Selina gayet hoş bir mekan. Bir çok odası, ortak kullanım alanları, restoranı ve barı var. Ödediğiniz konaklama ücretine başka hiçbir şey dahil değil maalesef ama isterseniz misafir mutfağında kendi yemeğinizi pişirip, buzdolabında yemeklerimizi muhafaza edebiliyorsunuz. Yoksa işletmenin restoranından alacağınız kahvaltı vb herşeyi ekstra ödemeniz gerekiyor. Nakit de kredi kartı da işliyor.
Yaptığım az biraz araştırma ile çok ucuz olmayan Kosta Rika’da günlüğü $50’a yaşayabileceğimi öğrendim. Daha doğrusu bunu yapanların yazılarını okudum ve aynı bütçe sınırlarda kalmayı hedefledim. Ama itiraf etmeyim ki ilk günümden sonra, ki ilk günüm sadece 3 saatti, bu bütçeyi korumakta zorlanıyorum.
San Jose’de Konaklama
Önceki seyahatlerimde hostellerde kalmış olsam da yatakhanelerde başkalarıyla aynı odada kalıp ortak duş ve tuvaletleri kullanaktan çok çekinmiş ve sakınmıştım. Bu defa işsiz bir seyyah olarak, bütçeme dikkat etmek ve korkularımın üzerine gitmek istediğimden, hakkımda hayırlısı deyip üç gece kalacağım, altı kişilik yatakhaneye adımı attım.
İçeride üç yerine iki tane ranza, yani sadece dört yatak vardı. Harika. Ranzalardan birinin altındaki yatakta da kendi kendine oturup telefonu ile uğraşan bir kız vardı. Tanıştık, kısa hikayelerimizi birbirimizle paylaştık ve anında içim rahatladı. Rowan da Hollanda’dan o gün gelen ve beş ay boyunca tek başına Orta Amerika’yı gezecek olan, tatlı mı tatlı bir kızdı. Odamızda bize ait bir duş ve tuvalet de vardı. Daha da iyisi ilk iki gece boyunca başka kimse bizim odaya eklenmedi.
Yatakhanelerin bir özelliği de içeride bir sürü kapaklı dolapların olması ve kendi kilidiniz varsa, dolaplarda özel ve kıymetli eşyalarınızı muhafaza edebilmeniz. İstanbul’dayken görüştüğüm seyyah arkadaşım Mutlu’nun tavsiyesiyle, Toronto’daki ucuzcu dolar dükkanlarından 45mm kalınlığında, bir kilit almış ve yanımda getirmiştim. Mutlu’nun Orta ve Güney Amerika seyahatleri sırasında tuttuğu günceleri de buradan okuyabilirsiniz. Süperler.
Bu arada, bir ay boyunca hem İstanbul’da, hem Avrupa’da, hem de Toronto’da yanında kaldığım hemen herkes gripti. Mucizevi bir şekilde hasta olmadım derken Toronto’daki son gecemde grip beni de yakaladı. Yanında kaldığım Kanadalı arkadaşımla farkında olmadan ve uzun uzun Türkçe konuşmaya başlayınca iyice şifayı kaptığımı anladım. Yapacak birşey yok. San Jose gündüzleri +25 derece. Sıcak hava beni iyleştirir dedim ve yol duama ekledim.
Velhasıl San Jose hiç de öyle sıcak bir yer değilmiş. Kimisi volkanik olan dağlar arasında bir vadide olduğu için sanırım bir esiyor, pir esiyor. Gündüz idare eder ama akşamları iyice serin. Bu şartlarda hem burun tıkanıklığım hem de öksürüğüm hiç durmadan devam etti maalesef. Toronto’dan ayrılırken üzerimde olan polar, tayt ve şapkayı hala üzerimden çıkartamadım.
Gelecek Günleri Planlamak
Bir aylık Kosta Rika seyahatimde sadece ilk üç gecelik konaklamam belli olduğu için San Jose’deki ikinci günümde, artık en azından bir sonraki durağımı seçmem ve gerekli hazırlıkları yapmam gerektiğine karar verdim.
Seyyah arkadaşlarımın hepsi ilk başta daha fazlasını yapmam gerekmediğine beni ikna etmiş, yol boyunca güzel insanlarla tanışıp onlardan güzel tavsiyeler alabileceğimi, hatta yolun bir kısmını onlarla birlikte yapabileceğimi söylemişlerdi. İşte yatakhane arkadaşım Rowan ile de aynen böyle oldu. Önce ne taraflara gitmek istiyoruz, aklımızda hayalimizde ne var, onu konuştuk. Sonra biraz araştırma yaptık ve şelaleleriyle ünlü Montezuma’ya oradan da Santa Teresa‘ya birlikte geçmeye karar verdik.
San Jose’de İletişim
Kaldığımız hostel her ne kadar şık ve hip bir mekan olsa da içinde olduğu bölge çok da rahat ve güvenli hissettiğimiz bir yer değildi. Zaten her yerde yankesicilere karşı dikkatli olmak konusunda uyarılar görüyorsunuz. Bu yüzden yine Rowan ile birlikte şehre inmek daha rahat hissettirdi beni. Rowan’ın 1.83 cm boyu, benim Türkiye’li olmanın verdiği ‘senin niyetini gözünden anlarım lan’ özgüvenimle açıl San Jose biz geliyoruz dedik ve kendimizi sokaklara attık. Eminim dışarıdan görünüşümüz sadece Edi ile Büdü gibiydi ama çaktırmıyoruz.
Önce biraz para çekmemiz ya da bozdurmamız, yerel SİM kart almamız ve de Montezuma’ya en azından bizi yaklaştıracak birer otobüs bileti almamız gerekiyordu. Onun dışında San Jose’de ilgimi çeken, görmek istediğim birşey yoktu. Zaten bir iki müze (ki hiç müze insanı değilimdir) ve Viktoryan dönemden kalma hoş binalar dışında pek birşey yok galiba.
Bankada para bozdrumak için pasaportunuzu göstermeniz gerekiyormuş. Pasaportumu güvenlik nedeniyle hostelde bıraktığım için yanımdaki Amarikan dolarlarını bozduramadım ama Garanti Para kartımla atm’den para çekmem gayet kolay oldu, çok sevindim.
Etraftaki insanlara yön v.b. sormaya çalışırken anladım ki Kosta Rika’da benim için en zor şey aslında İspanyolca bilmediğimi yerel kişilere anlatmam olacak. Tip açısından ya kendilerinden ya da yakındaki Latin ülkelerinden olduğumu sanıyorlar. 2005 yılında Cervantes Institute’de gittiğim İspanyolca kursundan aklımda kalan kelime ve ifadeleri de kullanmaya çalışınca bu defa tamam diyorlar bu kız anlıyor, pırrrrr uzun uzun İspanyolca yanıtlar veriyorlar. Tabii ki ben şaşkın gözlerle onlara bakıp ‘no entiendo lo siento’ (özür dilerim anlamıyorum) dediğimde bu defa aa nasıl olur, ama bizden gibi görünüyorsun dediklerini yüz ve el ifadelerinden anlıyorum. Sevgili Tarzancam her zaman olduğu gibi kurtarıyor beni. ‘He he biliyorum pero no. Ne yapcaksın gibi bir el haraketi ve kocaman bir gülümsemeyi yüzüme yapıştırıyorum. Soy Turca y vivo en Canada. He he. Donde es terminal otobuso por favor? Muchas Gracias. Muchas Gracias!’ İngilize bildiğim her kelimenin arkasına ‘o’ ya da ‘a’ ekleyince çoğu kelime mucizevi bir şekilde İspanyolca oluveriyor. Hiç korkmadan deneyebilirsiniz!
İşte öyle böyle derken ilk ve ara durak olan San Jose’de yapmamız gerekeneleri yaptık. Ben hostelde iki sabah, saat 8’de olan $5’lık yoga derslerinden faydalandım. Rowan ile süpermarketten biramızı alıp, açacak bulamayıp, çakmakla kapağını açmayı becerip, hostelin teresanda yorgunluğumuzun atıp, ilk kez geldiğimiz bu ülke ve şehirdeki başarımızın tadını çıkarttık.
San Jose’deki son gecemizde odamıza iki kişi daha eklendi. Sırf kadın yatakhanesi seçtiğimi düşünüyordum ama gelenler erkekti. Benden 14 yaş küçük olduğu halde daha önce benzer yolculuklar yapmış olan Rowan heyşeyin iyi olacağını, endişenmem gerekmediğini söyledi. Gerçekten de hiç rahatsız edici olmadı. Biz erken yatıp sabah erken kalkıp otobüs durağına gidecektik zaten. Komik bir şekilde oğlan çocukları da erkenden yattılar. Biz kızlar ranzaların alt katında, onlar da üstte gayet sessiz ve rahat bir şekilde uyuduk.
Böylelikle tek başıma çıktığım ilk uluslararası seyahatimde en büyük iki korkumu yenmiş oldum. Yollarda kaybolup sefil olmadım. Başkalarıyla oda ve tuvaleti ortak kullandığımda da hiç bir sorun çıkmadı, bilakis bir yol arkadaşı edindim ve onunla Montezuma’ya gitmeyi heyecanla bekliyorum. Bizi Jaco’ya götürecek otobüs 7-10 Terminalinden kalkıyor. Hostelden yarım saat yürüme mesafesinde. Doğru dürüst bir seyahat sırt çantam olmadığı için eşyalarım bir sırt çantasıyla tekerlekli bir valiz arasında bölünmüş durumda. Sabahın altısında çakır çukur tekerlekleri sürmek ve o yolu yürümek istemediğimden Uber sipariş ettim.
Bakalım Uber gelecek mi? Bakalım otobüse yetişebilecek miyiz? Bakalım Jaco’ya indiğimizde yerel otobüslerle Plazza Herradura’ya gidip, Zuma Tours shuttle’ını oradan yakalayıp, Playa Herradura‘dan kalkacak su taksisiyle Montezuma’ya varıp, anakaradan Nicoya yarımadasına geçerken yunus balıklarını görecek miyiz?
Çok heyecanlı!
Hasta pasta ama yola devam Petek, durmak yok!
Live Love Thank, Yaşa Sev Şükret çünkü biri olmadan diğerleri olamıyor!
Oh!şükürler olsun!Petek geri döndü.
Yine sıcacık,içten ve eğlenceli bir yol hikayesi yazmışsın.keyifle okudum.Zevkle paylaşacağım.
Arkadaşlarım bekliyordur .
Yolculuğun hikayesini arkası yarın gibi takip edeceğim.
Haydi rasgele!
HeeyPetek yazıyoooorşahane yazmışsınne ara fırsat buldun? Maceranın ve yazılarının hastasıyızŞifalar diliyor,Pondicherry’den selam ediyoruz.Esma-Suzan
Petek’çim zevkle, heyecanla okudum..adeta yanında görünmez olmuş geziyormuş hissine kapılarak..samimiyetinden ve güzel anlatımından olsa gerek..Takip edeceğim seni, gezeceğim seninle..Cesaretin, maceran, şansın bol olsun..