Kosta Rika seyahatimde tanıştığım ve etkilendiğim bir kaç kişiyi size de, ilham vermeleri için, tanıtmak istiyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe denk gelen bugünde hikayeye bir kadınla başlayalım tabii ki!

İlk Yol Arkadaşımla Yollarımız Ayrıldı

San Jose’de kaldığım hostelin yatakhanesine adım attığım anda tanıştığım Rowan ile 8 gece, 9 gün, 200 km birlikte seyahat ettikten sonra Montezuma’da yollarımızı ayırdık. Ben Santa Teresa’ya geri dönmeye karar verdim, o da San Jose’ye dönüp, oradan Kosta Rika’nın orta pasifik sahillerine gidip, balinaları izlemeye karar verdi.

Ayrılmamız her ne kadar zor olsa da, Rowan ile dakika bir gol bir tutturduğumuz dostluk, tanışacağım yeni ve farklı insanlarla ilgili de umudumu arttırdı.

Yatakhane Dostluklarına Devam

Nitekim, Santa Teresa’da Casa Zen’e geri döndüğümde, şansıma düşen kızlar yatakhanesine adım attığım anda Arnika ile tanıştım. İkimiz de zor ve farklı isimlerimiz olduğunu vurgulayıp kendimizle ilgili kısa bilgi alışverişimizi yaptık.

Arnika üç gün sonra Montezuma’da hatha yoga eğitmenliği kursuna katılacaktı.  Sanata Teresa’yı (ondan) daha iyi bilen biri olarak  (üç gün farkla) onu sahilde muhteşem gün batımını izlemeye davet ettim. Bulutlu bir gökyüzü vardı. Yine de batmadan önce güneşin gücü ve oluşturduğu grup renkleri harikaydı. Güneşin ışınları  bir bulutun arkasından oluk oluk taşıyordu. ‘Bulutun arkasından taşan güneş ışığına ‘Huun Huur Tuu’ denir ve dünyada sadece bir kültür bu fenomeni adlandırmıştır. Hangisi olduğunu biliyor musun?’ dedi Arnika. Bilmiyordum. Sibirya’nın yerlileri Tuvanlarmış. Portland, Oregon’da doğup büyüyen Arnika, kısmen Moğol olduğu için Turki bir dil olan Tuvanca (?) bazı kelimeleri biliyormuş. Wow! Eskimoların karı tanımlayan 40 kelimeleri olduğunu duymuştum da güneşin gökyüzündeki farklı hallerini adlandıran bir kültür olduğunu bilmiyordum. Aralık ayında günde sıfır, Ocak ayında günde sadece bir saat günışığı gören Tuvanların, güneşin gökyüzündeki her halini adlandırması anlaşılır bir durum sanırım.

Güneş bulutların arkasından aşağı doğru kayıp, ufuk çizgisine doğru ilerlerken, ona karşı saf tutup selamımızı verdik. Aşağı bakan köpek pozlarının birinde başka bir kızın da bize katıldığını fark ettik. O kadar güzel bir andı ki, birbirini tanımayan insanlar, ilk kez geldikleri bu muhteşem plajda, batan güneşin majestik etkisi altında yan yana, arka arkaya ona selam vermeye başladı. Arnika kendi derslerinde ve pratiğinde kullandığı mantralarla bitirdi yogayı. Kadın olduğu, bu dünyada var olduğu, kendi vücudunun içinde olduğu için şükranlarını, ilgili Hindu tanrıçaya iletti. Ben de kendi dualarıma bu olumlamaları ekleyerek, güneşe ertesi gün tekrar görüşene kadar veda ettim.

Kendini Yeniden Tanımlamak

Takibi günlerde Arnika ile muhabbetimizde onunla ilgili çok daha ilginç şeyler öğrendim. Profesyonel dans eğitimi alan Arnika, ciddi bir sakatlık geçirdikten sonra dans kariyerini yarıda bırakmak zorunda kalmış. Fakat vücudunun izin verdiği imkanlarda kendini dansla ve yogayla geliştirmeye ve ifade etmeye devam etmiş. Gencecik bir kadının kimliğiyle, bedeniyle, inançları ve yaşam pratiği ile sürekli kendini geliştirmeye ve yeniden tanımlamaya çalışması beni çok etkiledi. Bazı kesimler tarafından hor görülen ‘new age’ yaşam tarzının çoklukla benimsendiği Kuzey Amerika’nın batı yakasında yaşayan Arnika’nın yaşam felsefesi, sanki kendini manen ve bedenen en memnun olduğu hale getirmek için sürekli çaba göstermek üzerine kurulu.

Mesela aslında adı Erika’ymış. Fakat botanikte geçen Arnika (öküzgözü otu) ismi onu daha iyi temsil ettiği için adını değiştirmiş. Daha önce hayvanlar aleminden bir tür kaplan onun ruh eşi olduğu için adı şu anda hatırlayamadığım o kaplanın adıymış. Bu yazıyı yazarken kendisinden hangi adıyla bahsetmemi istediğini sorduğumda ise yepyeni bir isim söyledi: ākāśa trayati.  Artık bu yeni isme geçiş yapması gerekiyormuş.  Sanskrit olan bu ismin anlamı sanırım gökyüzü ve özgürlük.

Bireyselliğin Amerika kadar önemli olduğu bir ülkede doğup büyüyünce sanırım adından ruhani inancına, mesleki seçimlerinden kendini ifade etme şekillerine kadar her an kendini yeniden tanımlama imkanın oluyor. Evet, bu tür yaşam stilleriyle dalga geçen bir düşünce akımı da var ama benim Arnika’da gördüğüm şey onun içinde olduğu beden ve dünya ile ilgili olan farkındalığıydı. Son aylarda yaşadığım bir çok değişimden sonra, kendim için değil de başkaları için sürekli çabaladığımı fark ettiğim için, kendiyle bana göre çok farklı bir ilişkisi olan bu genç kadından çok etkilendim. Sabah kalktığında ağzına damlattığı botanik yağlardan tutun da her seyahatinde yeni bir yoga eğitimine katılmasına, adını değiştirmekten tutun da Sufi etkileşimli dansı ile kendini ifade etmeye çalışmasına, genç bir kadının sürekli, bir proje gibi bedenini, inancını ve pratiğini geliştirmesi gerçekten çok ilham verici.

Montezuma’ya gideceği gün son yoga pratiğini de benimle paylaştıktan sonra bir süredir dikkatimi çeken deri bel çantasının ne kadar güzel olduğunu söyledim ona. Kendisi yapmış! Etsy’de de satıyormuş. Ne! bir yandan da aksesuar tasarımcısı mı yani? İşlerini Etsy sayfasında görebilirsiniz. https://www.etsy.com/shop/erikahelsing

Oregon’a döndüğünde de evinde kültür mantarı yetiştirmeye ve yoga dersleri vermeye başlayacakmış. Zaten bir yandan yaz boyunca muhtelif festivallerde dans performansları yapmak için online başvurularını yapıyordu. Dansıyla ilgili Facebook sayfası da burada: https://www.facebook.com/Tantra.Dance.Self.Love/

Topu topu iki gece, üç gün birlikte vakit geçirdiğim ve olumlu olarak çok etkilendiğim bu seyahat dostumun size de ilham vermesini diliyorum. Bazen gerçekliğimiz aynı yerler ve aynı insanlarla sınırlı kalınca hayal gücümüz ve sahip olduğumuz seçeneklere olan inancımız da sınırlı kalıyor. Araştırma ile değil de tecrübe ile öğrenen biri olarak Kosta Rica seyahatim çok eğitici oluyor. Her gördüğüm yer, her tanıştığım kişi sanki gözlerimi yepyeni olasılıklara açıyor. Yaşasın!

Live Love Thank, Yaşa Sev Şükret çünkü biri olmadan diğerleri olamıyor.