Her zaman seyahat için paramız olmadığı için, bazen biraz yaratıcı olmamız gerekiyor. Oturduğumuz eve Airbnb’den Aralık ayında teklif gelmişti. İsviçreli bir çift Mayıs’ta 1 hafta evi rezerve etmek istedi. Ok dedik. Daha aylar var nasıl olsa. ‘O parayla kısa bir kaçamak yaparız’ dedik. Hatta ‘aşkım beni şaşırt, gideceğimiz yeri sen seç’ dedim Umur’a.  Biletleri Beyrut’a almış ‘aşkım’!!! Biz gidene kadar İŞİD patladı. Lokasyon hassas zaten. Bi de üzerine bizim zamanlama manidar. Çünkü sürpriz bir şekilde, evi kiraladıktan aylar sonra,  yeni bir eve taşınmaya karar verdik. Onunla da yetinmeyip, yeni evi tadilat ettirelim dedik. Tam tadilatın ortasında, ustayla sifon nereye girecek kavgası yaparken hatırladık ki bizi bekleyen bir adet Beyrut var….

Yol bizi çağırır…

Beyrut

Beyrut 1. gün. Live Love Thank Lübnan seyahati.

Uçaktan Beyrut bizi böyle karşıladı

Havaalanına birlikte gittiğimiz sevgili arkadaşımız Mutlu’nun tavsiyesiyle check-in’den sonra TTNET lounge’a kurulduk. Yedik, içtik ve bir iki çay poşetini de yüzsüzce çantamıza attık.

beyrut_calisma

Uçakta Beyrut çalışırken

Daha önce Beyrut’a gelen arkadaşımız Rudi’nin bize emaillediği Trip Adviser notlarını ise ancak uçuş sırasında okuyup biraz fikir sahibi olmayı başardık.
Üniversite’den hocam Laura Marks’ın bizi bağlantıya soktuğu taksi şoförü Hani havaalanında bizi karşılamaya geldi. Umur bu girişimimi gereksiz bulmuştu. Ben ise tanıdık şoför oradaki tüm ulaşım ihtiyaclarımıza çözüm olacak diye kendisine duty free’den lokum bile almıştım. Tabii benim hep unuttuğum Laura’nın  Dolar kazanan, varlıklı ve bonkör biri olduğu. Bizim ise yemeyip içmeyip ucu ucuna biriktirdiğimiz parayla seyahate çıkan bir çift olduğumuz. Kaptan Hani, doğal olarak Laura gibi birilerini bekliyor, bol para, bol bahşiş, bol hareket. Biz, sanki Lübnan’a göçmüş amcamızı arıyoruz, bir paket lokumdan çok duygulanacak ve nerdeyse bizi bedava gezdirecek. Sonuc ne oluyor? Umur haklı çıkıyor: Hani  internette bulduğumuz tüm fiyatlardan daha çok para istiyor, üstelik bu rakamı ancak otelin kapısına geldikten sonra telaffuz ediyor. Biz böylece hem 20 Doları hem de lokumları kaptırıyoruz. Ben para konularında bir daha fikir beyan etmemek üzere dakka bir gol bir Beyrut’a ayak basıyorum. Anlaşılıyor ki turist kazıklama açısından Beyrut İstanbul’a yakın.
Otelimiz Manara’da Bella Riva Hotel. Oda kocaman olsa da bina biraz eski ve temizlik 10 numara değil. Korkulu rüyamiz ‘bide’ tuvalette. Bir tabak meyve ve bi büyük su ikram.

Lübnan'da bir lunapark, Manara

Lübnan’da bir lunapark, Manara

Sahile yakın bir konumdayız. Her ne kadar odamızın karşısında yıkık dökük bir bina olsa da balkondan sağa doğru bakınca Akdeniz görünüyor.

Corniche

Bizim Bebek sahili gibi Corniche adı verilen uzuuun bi sahil yolu var.

Corniche Beyrut Lübnan

Corniche Beyrut Lübnan

Koşanlar, yürüyenler… Süper. Kordonun deniz tarafında kayalar, oteki tarafinda ise toplam 4 şerit gidiş geliş otoban var. Otonanın hemen dibinde de denize paralel binalar yükseliyor. İzmir ve Ipenama’daki gibi.

Corniche Beyrut Lübnan

Corniche Beyrut Lübnan

Eski yeni pek çok farklı bina var. Ama  mimari farklılıklar kaotik değil ilginç bir şekilde uyumlu görünüyor. Ne Ipenama’dakiler kadar yüksek, ne İzmir’dekiler kadar alçak ama kesinlikle özgün bir mimari cesareti olan yapılar. Balkonlar özenle tasarlanmış.

Corniche Beyrut Lübnan

Corniche Beyrut Lübnan

Belli ki balkonda çok zaman geçiriyorlar. Mimari  balkonlara gölge yapması için tasarlanmış. Eski binalardaki ortak güzellik ise tek renge boyanmış ahşap pancurlar. Lületaşı galiba (limestone) bina yapımında en çok kullanılan malzeme. Balkonların tavanları çoklukla lambiri döşeme. Gömme spot ışıklar lambirinin içinden çıkıyor. Asimetrik modern tasarımlar.

Lunapark

Lübnan'da bir lunapark, Manara

Lübnan’da bir lunapark, Manara

Corniche’deki yürüyüşümüz bizi lunaparka getirdi. Lunapark Manara bölgesinin deniz kenarında. Küçüklüğümden beri çok sevdiğim bu büyülü alan bizi içine cekti. Dönmedolabın üzerinde bulduk kendimizi. Süper süper süper. Hani’nin attığı kazık uçtu gitti bile 🙂 Kırık dökük dönmedolaptan başımıza bir şey gelmeden inmek de ayrıca bir ödül oldu 🙂

Lübnan bayrağı

Askeriye duvarlarındaki Lübnan bayrağı

Şimdi nereye gidelim derken bir happy hour’i hak ettigimize karar verip Gammayzeh ve Achrafiye’ye doğru yürüdük. Aslında saat 7 olmuştu. Burada akşam yemeklerinin ve gece hayatının geç başladığını okumuştuk ama otelden ne kadar uzak olduğumuzu anlayamadığımızdan ve etrafta oturacak, serinletici bir içecek alacak hoş bir mekan bulamadığımızdan tabana kuvvet dedik. Tabii bilmediğimiz, tam o kararı verdiğimiz ve kaybolduğumuz an, otelin önünden geçip sokağımızın başında kafamızı kaşıyormuşuz.

Hole in the Wall

Beyrut'ta delikli binalar

Beyrut’ta delikli binalar

Vel hasili ‘Hole in the Wall’ adlı çok bahsi geçen mekana zor da olsa ulaştık. Bomboş. Mekan daha yeni açılıyor. Neyse buna şükür dedik.

Hole in the wall

Hole in the wall bar Beyrut

Oturmanın verdiği zevkle saat 11’e kadar birilerinin daha gelmesini bekledik. Halk mekana düştüğünde bizim pilimiz bitmişti. Yan masada iki yerel genci esir tutan ve sadece kendi ‘önemli’ hayatından bahseden Miami’li güya filmci adamın monoloğuna daha fazla dayanamayıp kalktık. Taksi dolmuşlardan birine atlayıp zor da olsa odamıza ulaştık.
İlk günün en ilginç farkındalıklarından biri de sokaktaki Hummer sayısıydı. Umur 15 tane saydı.  Lüks arabaların kadınlar tarafından kullanılması, gece 11’den sonra barları kadın kadına gelen grupların doldurması oldu. Bekar Türk erkeklerine duyurulur.

Beyrut seyahatimizin sonraki yazımın linki: http://livelovethank.com/beyrut-2-gun-downtown/

Siz de eklemek istediklerinizi yorumlara yazarsanız sevinirim 🙂