Sene: 1997
Mekan: Ottawa, ON.
Oyuncular: Ben, annem ve bir adet kurdele çiçeği
‘Kanada ve Petek’ adlı oyunun ilk perdesinde, annem sahneye ilk girişini yapar.
Ottawa’dayız.
Her yıl olduğu gibi, Nisan ayında son finalim bittikten sonra eşyalarımı arkadaşlarıma dağıtıp, kaldığım ev ya da odayı boşaltıp, yaz tatili için Türkiye’de gitmiştim.
Ağustos sonu Eylül başı gibi de Ottawa’ya dönüp, bir hafta kadar arkadaşlarımın yanında kalıp, ev bulup taşınmam gerekiyordu.
Annem de ilk defa Kanada’ya o yıl benimle gelmişti. 1.5 ay kalacak, bir de dil okuluna gidecekti.
Lady Diana’nın ölüm haberini dinlerken arkadaşlarımızın evindeydik. Çok üzüldük. Ama konumuz bu değil.
Şu anda kaldığım daireye benzer bir daire bulmuştuk. $425 kira biraz fazlaydı ama ilk kez tek başıma yaşayacaktım. Değerdi.
Ottawa’da Byward Market olarak bilinen ve belki o zamanlarda en merkezi olan bölgeye taşınmıştım. Çok heyecanlıydım.
O ev de hamam böcekliydi. Arkadaşlarımın yardımıyla duvarlardaki, köşelerdeki tüm delikleri köpükle tıkayıp, böcek otelleriyle köklerini kurutmuştuk.
Yere bir şilte atmıştık. Yatak oydu.
Karton kutulardan minik masalar yapıp, kışlık kıyafetlerimi minderlere doldurup, KLM uçuşundan arakladığım battaniyeyi masa örtüsü yapıp yemek köşesi yaratmıştık.
Bir tane çalışma masam vardı. Bir de sandalyem.
Lüksüm bu kadardı.
Tabii ki annem yıllarca ev kurmuş bir kadın olarak çiçeksiz olmaz dedi.
Byward markete gidip, çiftçilerin sattığı meyve sebze stantlarının yanındaki çiçekçi stantlarından iki tane çiçek aldı. Biri aşk merdiveni. Biri kurdele çiçeği idi. Onlar evime girince bütün hava değişmiş ve çok tatlı bir yuva olmuştu.
Ben üniversitede arkadaş bulmakta zorlanırken, annem dil kursundan arkadaşlarına bizim dairede parti bile vermişti. Hiç unutmam, Kolombiyalı bir çocuk gitarıyla şarkılar söyleyip, anneme serenat etmişti.
Güzel bir sekiz ay geçirdim o daire. Sonra her yaz olduğu gibi eşyalarımı arkadaşlarıma dağıtıp Türkiye’ye gittim.
Aşk merdivenim ölmüştü galiba ama kurdele harikaydı. Acayip hızlı büyüyordu. Onu çiçekleri çok seven arkadaşım Robin’e emanet etmiştim.
Sonbaharda Ottawa’ya geri geldiğimde yeni ev bulup, eşyalarımı toplarken, kurdeleciğimi ölüme yakın bir halde bulmuştum. Küçük çeliklerinden birini ayırıp taze toprakla yeni bir saksıya dikmiştim. Neyseki hemen toparlayıp eski gür ve coşkun haline dönmüştü.
18 yaşında ailemin evinden ayrıldığımdan beri 14 kere taşınmışım. Kurdeleciğim bu 14 evin 8inde hep benimle oldu.
O kadar coşkulu bir bitkiydi ki her yıl toprağın değiştirip, saksısını büyütmem gerekiyordu. Deli gibi yavruluyordu. Tanıdığım herkese onun bebeklerini minik saksılara dikip hediye ediyordum.
2004 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yaptığımı sanırken, küçük bir pet şişenin içine ıslak havlular koyup kurdelemin bebeklerinden 1-2 tanesini çantamda İstanbul’a götürmüştüm.
Annem görür görmez hemen tanımıştı onu.
2004-2016 yılları arasında kurdelem Türkiye’de de benimle birlikte pek çok ev değiştirip, canavar yaşam enerjisini benimle ve yavrularını hediye ettiğim herkesle paylaşmaya devam etmişti.
2016 yılında pek çok bilinmezli ve iki valizle Toronto’ya geri dönerken, düşünsem de kurdele yavrularımı gizlice Kanada’ya sokmaya cesaret edememiştim. Ne de olsa Umur İstanbul’da ona bakıyordu.
Gelgelelim iki hafta önceye
Zamanında Ottawa’da kurdelemi emanet ettiğim arkadaşım Robin’in Toronto’daki evine ziyarete gittim. Bir çok çiçeği ve bitkisi vardı. Aralarından bir tanesi çok tanıdık göründü. ‘Aaa benim de buna benzer bir kurdelem (spider plant – örümcek bitkisi diyorlar burada) vardı. Hatta bir yaz sana bırakmıştım hatırlıyor musun Robin’ dedim. Ne desin beğenirsiniz? ‘Tabii ki hatırlıyorum, bu zaten onun yavrularından büyüdü!’
İnanabiliyor musunuz sayın seyirciler, annemle 1997 yılında aldığımız kurdelenin yavruları Kanada’da ve Türkiye’de sağlıklı yapraklarıyla çevrelerine sevgi ve oksijen vermeye devam ediyor!!
Robin bana, benim kurdelemin bebeklerinin, bebeklerinin bebeklerinden bir tane verdi! 20 küsür yıllık dünya seyahatimin 20 yıllık yoldaşı olan kurdele çiçeği şimdi Toronto’daki evimde yine benimle. Üstelik hiç tahmin edilmeyen bir şekilde!
Sanki tam bir daire çizip tamamıma ermiş gibi hissediyorum. ‘Şimdi ölsem mutlu giderim’ dediğiniz beklenmedik mutluluk çarpıntıları yaşadınız mı siz hiç bilmiyorum. Hayatımda bir kaç kez bunu demişliğim olmuştur. 20+ yıllık çiçeğime sürpriz bir şekilde kavuşmam bu anlardan biri oldu benim için. Bu farkındalık mutlu eder beni. Hayatı doyarak yaşadığımı hissettiğim zamanlara aittir bu düşünce.
Sene: 2017
Mekan: Toronto, ON.
Oyuncular: Ben ve bir adet kurdele çiçeği. Annem yeniden Toronto’ya geldiğinde çiçeğimizi göreceği anı heyecanla bekliyorum.
Dünya hakimiyetim için küçük bir deneme olan bu çiçek bana çok umut verdi. Sizin de türü ne olursa olsun küçük tohumlarınızı sevdiklerinizle paylaşıp size geri dönmesini izlemenizi hararetle tavsiye ederim.
Live Love Thank. Yaşa Sev Şükret çünkü biri olmadan diğerleri olamıyor.
Canımmm..ne güzel anlatmışsın..bi sürü anı üşüştü beynime.
Duygulandım çok!..
Bu yaziyla artik tunayi gozunden vurmussun Petek!!!
Petek hanım nerelerdesiniz? Kanada maceralarınızı okumayı özledik 🙂
Petek hanım meraktayız. Kanada da mısınız? Yazılarınızı ozledik .
Sevgili Fatma, Belgin, Münevver, beni arayan, soran, merak eden tüm LiveLoveThank ailem. Ben de sizi, size yazmayı çok özledim. Beni unutmadığınıza ne kadar sevindim anlatamam. Temmuz ayında hayatımda beklenmedik gelişmeler oldu. Ne yapacağımı bilemedim. Size yazdığım, anlattığım herşey bir hayalmiş gibi geldi bana. Yaşa, Sev, Şükret mottomu kaybettim bir süreliğine. Yeni yeni toparlanıyorum ve kendime geliyorum. Size yazınca, sizin yorumlarınız okuyunca, sizin desteğinizle kendimi burada, Toronto’da, tüm zorluklara karşı nasıl güçlü hissediyordum, hatırlıyorum. Sizlerle o bağlantıyı tekrar kurmak istiyorum. Fakat biraz daha vakte ihtiyacım var. Umarım bana biraz daha sabır gösterirsiniz. Umarım, adını verip, felsefesini oturttuğum Live Love Thank platformundan size ulaşmam mümkün olur. Live Love Thank, Yaşa Sev Şükret çünkü biri olmadan diğerleri olamıyor. Özlemle… Petek